SüKûT-Forum
SüKûT-Forum
Yükleniyor

gayba iman

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek

gayba iman Empty gayba iman

#1 Salı 15 Haz. - 19:15

Sual: Tam İlmihal’in iman bahsinde, Seyyid Abdülhakim
efendi imanı şöyle tarif ediyor:
“Server-i âlem olan Muhammed
aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, akla, tecrübeye ve
felsefeye danışmaksızın, tasdik ve itikat etmektir, inanmaktır. Akla
uygun olduğu için tasdik ederse, aklı tasdik etmiş olur. Resulü tasdik
etmiş olmaz veya Resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman
Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz; çünkü
iman parçalanamaz. Akıl, Resulullahın bildirdiklerini uygun bulursa, bu
aklın kâmil, selîm olduğu anlaşılır.”
Bu tarif, aklı dışlamıyor
mu?
CEVAP
Asla dışlamıyor. Bu tarif selim olan akla değil,
sakim olan akla zıt olabilir. Sakim olan aklın anlamaması da önemsizdir.

Yine
diyor ki:
Bu tarif, Kur'anı anlamaya mani olmak için konulmuş bir
engeldir.
CEVAP
Tam aksine, dini aklına uydurmaya
çalışanlara engel olur. Din akla uydurulursa insan sayısı kadar din
ortaya çıkar. Âlimlerin aklı dinde ölçü değilse, sizin aklınız nasıl
dinde ölçü oluyor? Bu tarifi yapan İslam âlimidir. Allahü teâlâ, (Bilmiyorsanız
âlimlere sorun)
buyuruyor.

Yine diyor ki: Dogmaları,
yani âyetleri akıl süzgecinden geçirmeden inanmak gerçek iman olmaz.
CEVAP
Dogma
tabirini daha çok ateistler kullanır. (Siz Kur’an ne diyorsa hemen
incelemeden inanıyorsunuz) diyorlar. Sizin onlardan ne farkınız kaldı?
Birisi bize (Bu âyettir) dese, sadece biz onun âyet olup olmadığını
araştırırız. O âyet ise, aklımıza zıt gelse de, hemen tasdik ederiz.

Yine
diyor ki:
Görmeden, akıl süzgecinden geçirmeden inanmak olacak şey
değildir.
CEVAP
Siz Cenneti, Cehennemi gördünüz mü?
Görmeden nasıl inanıyorsunuz?

Yine diyor ki: Bekara
suresinin 3. âyetinde Onlar gaybı tasdik ederler, deniyor.
Görmeden inanın denmiyor ki.
CEVAP
Anlaşılan siz, gaybın ne
olduğunu bilmiyorsunuz. Gayb, duygu organları [görmek, işitmek,
dokunmak, koklamak, tatmak] ile veya hesap ve tecrübe ile anlaşılmayan
şey demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Akıl ve vehim
Allah’a yaklaşamaz. Hiç bir şeye benzemeyen ve akılla anlaşılamayan
yaratıcıya, gayb yolu ile inanmaktan başka çare yoktur; çünkü görerek,
düşünerek anlamaya kalkışmak, iman olmaz. Kendi yaptığına inanmak olur
ki bu da iman değildir. (2/9)

Yine diyor ki: İman,
gördükten sonra tasdiktir.
CEVAP
Bu, İslamiyet’e
inanmıyorum demenin başka şeklidir. İmanın altı esasından hangisini
gördünüz?İman, görmeden tasdiktir. Cebimden elma çıkarsam, sonra
bu elmadır desem, bunu görenin tasdiki inanmak olmaz, gördüğünü
söylemek olur. İman gayba olur. Cebimde altın var desem, siz bana
güvenerek evet var diye tasdik ederseniz bu inanmak olur, ama altını
gördükten sonra bu altın demek iman değil, gördüğünü söylemek olur. Bu
farkı iyi anlamalıdır.

Yine diyor ki: Allah’ın gayb ile
ilgili her şeyini akıl süzgecinden geçirmeden inanmak iman olmaz.
CEVAP
Akıl
ile Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu, nasıl konuştuğunu nasıl
yarattığını, Cennetteki meyvelerin tadını bilebilir miyiz? Melekleri
akıl ile tarif edebilir miyiz? Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu tarif
etmeniz mümkün mü? Elleri, gözleri, bir mekânı var mı, ne ile işitiyor,
nasıl ezeli ve ebedi olur? Bu terazi bu sıkleti çekmez denmiştir.
Yani akıl ile bunları anlamak imkânsızdır.

Sual: Akla ve
araştırmaya çok önem veren genç bir arkadaş, (Şu neden farz, şu neden
günah? Bunların hikmetini, sebebini bilmeden kabul etmem. Ben görmediğim
Allah’a, koca karı gibi inanmam) diyor. Dinimiz görmeden iman etmeyi
bildirmiyor mu?
CEVAP
Bu genç gibi söylemek çok
tehlikelidir. İlahi emrin hikmeti anlaşılmasa da Allah’ın emri olduğu
için, hiç tereddütsüz kabul etmek şarttır. İslam âlimlerinin en
büyüklerinden olan Hüccet-ül-İslam unvanına sahip imam-ı
Gazali
hazretlerinin İhya’da ve imam-ı Süyuti hazretlerinin Cami-us-sagîr’de
bildirdiği hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ahir zamanda değişik
inançlar çıkınca, koca karılar gibi inanın.)
[Deylemi]

Bu
hadis-i şerif kocakarı gibi bâtıl şeylere körü körüne inan demek
değildir. Allah ve resulünün bildirdiklerine aklın almasa da, ispat
edemesen de, inanın demektir. Cennet, Cehennem, Sırat köprüsü ve ahiret
hayatı akıl ile mantık ile ispat edilemez. Mutezile aklı almadığı için
sırat köprüsünü, miracı ve benzeri olayları inkâr etmiştir. Şimdi bir
çok Müslüman inanamayıp mürted olurken, müşrikler, bu bir çılgınlık
derken, Hazret-i Ebu Bekir, O söylediyse doğrudur diyerek imanın
zirvesine çıkmıştır.

Görmeden, aklını kullanmadan, bir anda
Miraca gidip geldiğine inanarak Resulullahı tasdik etmesi imanını
yükseltmiştir. Güneşten daha parlak olan imanından dolayı Peygamber
efendimiz, (Ebu Bekrin imanı, bütün insanların imanları toplamı ile
tartılsa, Ebu Bekrin imanı daha ağır gelir)
buyurmuştur.

Lüzumlu
fıkıh bilgilerini öğrenmek farz-ı ayn iken, bu farzı terk edip, (İmanı
araştırıyorum) diyerek ağaçların, çiçeklerin, insan ve hayvanların
anatomisini incelemekle devamlı meşgul olmak caiz değildir. İman
esasları tahkik edilmez, yani araştırılmaz. Peygamber efendimiz, gayba
imanı emretmiştir. İspat ile delil ile iman olmaz. İman, görmeden
inanmaktır. Kur’an-ı kerimde, salihler övülürken, (O müttekîler ki,
gayba inanırlar)
buyuruluyor. (Bekara 3)

Demek ki gayba
inanmak, müttekilerin vasfıdır. Resulullah ne bildirmişse doğrudur
diyerek inananlar kurtulmuştur. İman, araştırarak, akıl yürüterek elde
edilen bir şey değildir. İslam âlimleri imanı şöyle tarif etmişlerdir:
İman,
Muhammed aleyhisselamın, peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik
etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan,
tasdiktir. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur,
Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek
olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman
olmaz. Çünkü iman parçalanmaz. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Dini
aklı ile ölçen kadar zararlı kimse yoktur.)
[Taberani]

Selim
akıl çok kıymetlidir. Hadis-i şerifte, (Akıl, hak ile bâtılı
birbirinden ayıran bir nurdur)
buyuruluyor. Allahü teâlâ, insana,
hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden ayırabilmesi için aklı verdi. Akıl bir
ölçü aletidir. Allahü teâlâya ait bilgilerde ölçü olmaz. Mahluklara ait
bilgilerde ölçü olur. Akıl, insandan insana değiştiği için, bazı
insanlar mahlûklara ait bilgilerde isabet ettiği halde, bazıları
yanılabilir. İnsan, bir yol gösterici olmadan aklı ile Allah’ın
bildirdiği doğru yolu bulamadı. Tarih incelendiğinde, kendi başlarına
giden insanların yanlış yollara saptıkları görülür. O halde Resulullaha
inanmak şarttır.

Sual: (Görmediğim şeye iman etmeyi aklım
almıyor, dindeki şeylerden ruhum sıkılıyor) diyen arkadaşıma ne cevap
vereyim?
CEVAP
Almayan aklını ve sıkılan ruhunu
göstermesini isteyin, bakalım gösterebilecek mi?

Sual: Ben
görmediğim Allah’a inanmam demek uygun mu?
CEVAP
Hayır
değildir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bildiğimiz,
hatırımıza, hayalimize gelen, duygu organlarımıza etki eden her şey
mahlûktur. Bizim, Allahü teâlâ bir şeye benzemez dememiz, benzetmek
olur. Bizim anladığımız büyüklük, küçüklüktür. İbrahim aleyhisselam,
kâfirlere, (Niçin kendi yaptığınız putlara tapıyorsunuz? Sizleri de,
yaptığınız işleri de Allahü teâlâ yarattı!)
dedi. İster elimizle
yapmış olalım, ister aklımız ve hayalimizle meydana getirelim, bunların
hepsi, Allahü teâlânın mahlûkudur. O, bildiğimiz, düşünerek bulduğumuz
şeylerin hiçbirine benzemez ve nasıl olduğu anlaşılamaz. Akıl ve hayal
Ona yaklaşamaz. Böyle hiçbir şeye benzemeyen ve akıl ile anlaşılamayan
yüce yaratıcıya, gayb yolu ile inanmaktan başka çare yoktur. Çünkü,
görerek, düşünerek anlamaya kalkışarak inanmak, Ona inanmak olmaz. Kendi
yaptığımız şeye iman etmek olur. Bu da, Onun mahlûkudur. Bunu, Ona
ortak yapmış, Ondan başkasına iman etmiş oluruz. (2/9)

Sual:

Evliya zatlardan bazıları, (Biz Cenneti, Cehennemi görsek,
imanımızda bir artma, bir değişiklik olmaz)
demişler. Bu nasıl olur?
İnsanın bir şeyi bilmesine ilmel yakîn, gözle görmesine de aynel yakîn
deniyor. Gözle görmek, ilimle bilmekten çok daha üstün değil midir?
Atalarımız, (Gözüm sana mı inanayım, yoksa sözüm sana mı inanayım?)
diye boşuna mı söylediler? Bu zatların böyle söylemesinin hikmeti ne
olabilir?
CEVAP
Elbette göz, bilmeye göre daha sağlam
delildir. Ama bu bizim gibi insanlar içindir. Hakiki imana kavuşmuş
evliya zatların ilimleri farklıdır. Hazret-i Ebu Bekr’in (O
söylediyse doğrudur)
demesi bunun bariz örneğidir. Göz yanılabilir
ama bu ilim sahiplerinin imanları öyle sağlamdır ki, hiçbir şey onu
değiştiremez. Göz ile görenin imanı bu kadar sağlam olamaz. İman etmede
göz ölçü değildir. Sadece göz ölçü olsaydı, Resulullah efendimizi gören
herkesin iman etmesi gerekirdi. (Ebu talibin yetimi) diye bakanlar
kâfirlikte kaldı, (Allah Resulü) diye bakanlar hidayete erdi.
Baştaki göz yanılabilir, kalbdeki göz yanılmaz. Müslümanların görmeleri,
anlamaları kalb gözü ile olur. Göz bakınca, kalb inanınca görür.
Müslümanın kalbi inanmıştır, Allahü teâlânın ihsanlarına kavuşmuştur.
Derecesine göre neler görür neler, dünya ahiret fark etmez.
● İkra ●
● İkra ●
Dindar
Dindar

Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 15/06/10
Rep Gücü : 1457
Rep Puanı : 1
Uyarı : Seviye 1

http://ikranet.tk/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön

- Similar topics

Konuyu Paylaş...
Konu Linkleri
URL:
BBCode:
HTML:
 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz