SüKûT-Forum
SüKûT-Forum
Yükleniyor

Fatiha Suresi Sırları

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek

Fatiha Suresi Sırları Empty Fatiha Suresi Sırları

#1 Paz 7 Ara. - 16:22

Âyetler ve sırlarının FATİHA suresinde aldığı muhtevâ çok özel bir anlam’a ihâta ediyor. FATİHA suresi, başlı başına bir Kur’an-ı Kerîmdir, Allah’u Tealâ buyuruyor:


1/FATİHA: Bismillâhir rahmânir rahîm. El hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne). Er rahmânir rahîm(rahîmi). Mâliki yevmid dîn(dîne). İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu). İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme). Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).




Bismillâhir, Allah’ın ismi ile, ki

- rahmânir, O Rahmandır ve

- rahîm, Rahîmdir

- el hamdu, Hamd

- lillâhi, İlâhiye

- rabbil, ki O Rabbidir

- âlemîn, âlemlerin

- Er rahmânir, O ki Rahman

- Rahîm, Rahimdir

- Mâliki, sahibidir

- yevmid dîn, din gününün

- İyyâke, sadece

- na’budu, Senin kulun (*)

- ve iyyâke, ve sadece Senden

- nestaîn, istianeyi isteriz (**)

- İhdinas, bizi

- sırâtel, yola ulaştır

- mustakîm, istikâmetlenmiş

- Sırâtallezîne, onların yolu ki

- en’amte, nimet (devrin imamının ruhu)

- aleyhim, verilmişlerin

- gayril magdûbi, üzerlerine gadap

- aleyhim, verilmişlerin; ve lâd dâllîn, ve dalalette kalmışların değil.


Bismillâhirrahmânirrahîm. Hamd; âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Rahmân’dır, Rahîm’dir. Dîn gününün MALİK’idir. (Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz. (Bu istiane’n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM’e (Allah’a ulaştıran yola) hidayet et (ulaştır). O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (başlarının) üzerlerine (Devrin İmamı’nın ruhunu) ni’met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.




(*) Sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz; kul olmak ve kulluk etmek aynı şey değildir! İslâm’ın 5 şartıyla yaşayan herkes Allah’a kulluk eder; eyer sadece İslâm’ın bu 5 şartıyla yaşıyorsa, hiçbir zaman Allah’ın kulu olamaz; sadece Allah’a kulluk eder. Allah’a kul olmanın ardında 7 safhayı yaşamak ve 4 teslimi gerçekleştirmek yatar; işte asıl hedefler bunlardır. Ama bu hedeflere ulaşabilmek için evvela Allah’a ulaşmayı dilemek gerekir, daha sonra zikir gerekir daha sonra İslâm’ın 5 şartını yerine getirmek gerekir. Allah’a kul olmak bir hedeftir; Allah’a kulluk etmek ise vasıtaları kullanmaktır. Amaçlar hedeflerdir ama araçlar ibâdetlerdir. İşte yine önümüze kul olmak ve kulluk etmek şeytanın bu korkunç tuzağı çıkmaktadır: kul olmak ve kulluk etmek amaçları yok edip, onların yerine kul olmak ve kulluk etmek araçları getirmiş! Biz de bu yüzden diyoruz ki: sadece İslâm’ın 5 şartı ile yaşamak bir insanı hiçbir zaman kurtuluşa ulaştıramaz! Hiç kimse Allah’a mülâki olmayı, yani Allah’a ulaşmayı dilemeden, şeytanın kulu olmaktan kurtulamaz! ZUMER-17’de Allah’u Tealâ anlatıyor:


39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi). Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele! VE YUNUS-7-8’de DİYOR Kİ:


10/YUNUS-7-8: (7)İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne). (8)Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn (yeksibûne). (7)Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


(**) "İSTİANE" Kelimesin BAKARA suresinin 45. ve 46. âyetlerinde geçtiğini görüyoruz:


2/BAKARA-45-46: (45)Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne). (46)Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn (râciûne). (45)(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir. (46)O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar. Buradaki huşu sahipleri nefslerini %2 Rahmet nuru ile doldurmuş olan kişiler (Bu konuyu daha evvel görmüştük ve aşağıda tekrar ele alacağız).


Sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz; Allah’a ulaşmayı dilediğiniz zaman, Allah’u Tealâ’nın sizlere bir emri daha var: MAİDE suresinin 35. âyet-i Kerîmesinde buyuruyor ki:


5/MAİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne). Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz. Burada Allah’u Tealâ 2. takvanın sahibi olun diyor; huşu sahibi olduktan sonra sizin ruhunuzu Allah’a ulaştıracak olan vesileyi isteyin! (mürşidinizi sabırla ve hacet namazı ile Allah’tan isteyin). FATİHA suresindeki “sıratı müstakim” ruhun Allah’a doğru yolculuğunda takip ettiği yolun adıdır, bunun için Kur’an-ı Kerîm’de "sıratı ileyye mütakîym" olarak geçiyor; yani Allah’a istikâmetlenmiş yol.


Biliyorsunuz ki, Allah’u Tealâ’ın Kur’an-ı Kerîminde “hamd” kelimesi yer aldığı gibi, “şükür” kelimesi de yer alıyor. Hamd’in muhtevâsına baktığımız zaman Allah’ın manevî nimetlerini daha çok ihâta ettiğini görüyoruz. Yani, Allah’u Tealâ bir insana velâyet nasip ederse, kişiyi ermiş evliyâ kılarsa, o Allah’ın bir nimetidir; buna hamd edilir. Allah’u Tealâ bir kişiye dünyada bir mükâfat verdiğinde; iş sahibi, tarla sahibi, fabrikatör,… bunların her biri devreye ayrı bir faktör olarak giriyor. Yani sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz, Allah’u Tealâ’ın maddi nimetler vermesi hâlinde, Allah’u Tealâ’ya şükretmemiz daha uygun bir ifâde olarak görünüyor. Ama manevî nimetler; kişi velî değilken, kişiyi evliyâ yapan bir dilek; "Allah’a ulaşmayı dilemek", bunun arkasından mürşide tâbiiyet, sonra ruhun Allah’a ulaşması ve kişinin Allah’u Tealâ’ın tarafından ermiş evliyâlığa yükseltilmesi. Herkes için açık olan bir kapı, bütün insanlar oradan girip, Allah’a ulaşmayı diledikleri takdirde, Allah’u Tealâ onları Kendisine mutlaka ulaştıracağına dair kesin vaatte bulunuyor.


Sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz, Allah’u Tealâ âlemlerin Rabbidir! Sadece bu dünyanın Rabbi değildir. Sadece bu dünyayı fizik standartlarda bünyesinde bulunduran Zahiri âlemin de Rabbi değildir. Zahiri âlem, Gayb âlemi ve Emr âlemi ayrı, ayrı dizaynlar ifâde eder. Fizik vücudumuz Zahiri âlemin bir parçasıdır. Berzah âlemi nefsimizle âlakalı âlemdir. Emr âlemi de ruhumuzla ilişkilidir. Gayb âlemi, cinlerin enerjiden oluşan fizik bedenlerinin âlemidir. Onun karşıtı olan Berzah âlemi, cinlerin nefslerinin âlemidir. Emr âlemi, meleklerin âlemi ve Zulmâni âlem de şeytanların, cinlerin, negatif standartlara sahip olan varlıkların âlemidir. Cennetlere baktığımız zaman, Kur’an-ı Kerîmde 7 kademe cennet görüyoruz. Cehennemlere baktığımız zaman 7 kademe de cehennem görüyoruz. Allah’u Tealâ’ın 7 rakamı her sistemde geçerlidir. 7 Rakamı, Kur’an-ı Kerîmin kilit rakamıdır. Allah’u Tealâ’ın kurduğu sistemlerde 7 rakamı her zaman göze çarpar. İşte “El hamdu lillâhi rabbil âlemîn" de Allah’u Tealâ’ın “hamd” ifâdesini kullanması, FATİHA suresinin bir sûre oluşu, Kur’an’ın içinde bulunuşu ve manevî açıdan insanlar için indirilmesidir. Onun için âlemlerin Rabbine "hamd" ile başlanıyor. FATİHA suresi manevî tekâmülün simgesini taşır.


Şimdi muhtevâya baktığımız zaman: “El hamdu lillâhi rabbil âlemîn", "Âlemlerin Rabbine hamd olsun!". Allah’u Tealâ FATİHA suresini bize indirerek, manevî açıdan bir ufuk vücuda getirmiştir. Allah’ın Rahman Esması kâinattaki her şey için geçerlidir. Allah’u Tealâ yerleri yaratmış, Rahman Esması hükümran; gökleri yaratmış, Rahman Esması hükümran. Bu yaratış bütün varlıklar için onların yaşayacağı bir saha oluşturuyor. Zahiri âlem fizik vücutlarımızın dünyasını; Berzah âlemi, nefsimizin dünyasını ifâde eder. Aynı şekilde Gayb âlemi, cinlerin fizik vücutlarının dünyasını ve onların Berzah âlemi de onların nefslerinin âlemini ifâde eder (4 âlem; 2 fizik, 2 fizik ötesi). Sonra Emr âlemi, insan ruhunun katlettiği 7 kat göklerdeki âlemler (burada cennetlerden bahis etmiyoruz; gök katlarından!). Bir insanın ruhu bu 7 gök katlarını aşabilmesi için, nefsinin kâlbinde biriken nurlarla doğrudan orantılıdır; kişi zikir yaptığı cihetle. Bu 7 gök katlarına bir göz atalım:

- 1. kat: kırda secde etmek (nefsi emmare: 1.defa %7 fazl birikimi)

- 2. kat: suvarılma havuzları (nefsi levvâme: 2.defa %7 fazl birikimi)

- 3. kat: iki katlı bir mescidin 2 katında secde (nefsi mülhime: 3.defa %7 fazl birikimi)

- 4. kat: Beytül Maktes’in aslı’nda secde (nefsi mutmaînne: 4.defa %7 fazl birikimi)

- 5. kat: Beytül Haram’ın aslı’nda secde (nefsi radiye: 5.defa %7 fazl birikimi)

- 6. kat: sıkkatullah makâmı, (nefsi mardiye: 6.defa %7 fazl birikimi)

Allah’ın boyasıyla boyanma

- 7. kat: 7 tane âlem söz konusu; (nefsi tezkiye: 7.defa %7 fazl birikimi):

Kader Hücreleri; Ümmül-Kitâb; Kudret Denizi, Makâmı-Mahmud, Divânı-Salîhin; Zikir Hücreleri ve Sitretin-Müntea (son ağaç).


Bir insan manevî yolculuğa başladığı zaman, Allah’u Tealâ evvela Rahman Esmasıyla o kişiye tecelli eder, o kişinin nefsinin kâlbinde %2 Rahmet nuru oluşturur. Daha sonra Rahîm Esması tecelliye başlar; kişinin nefsinin kâlbi %98’e kadar varan, manevî tekâmülün esas binası olan fazl nurlarıyla dolar. Allah’u Tealâ burada 2 sistemi birden devreye koyuyor: başlangıçta %2 rahmet nuru; daha sonra %98 fazl nurları. İşte bir inanın ruhu 7 tane gök katını aştıkça, 7 defa %7 fazl nuru alır ve başlangıçta da %2 rahmet nuru ile toplam olarak: 7x%7+2%=%51 nurlarla kişinin nefsinin kâlbi dolmuştur. Bu durumda kişinin ruhu Allah’a ulaşmıştır. Bunun devamı %81 fazl birikimidir; kişi fizik vücudunun teslimini gerçekleştirir ve %98 fazl birikiminde kişi nefsinin teslimini gerçekleştirir, "ulûl elbâb" olur. BAKARA suresinin 257. âyetinde görmüştük: kişinin ulûl elbâb makâmından sonra bir daha fısk’a düşmesi söz konusu olamaz.


Sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz, Allah’u Tealâ’nın BAKARA suresinin 46. âyeti Kerîmesine çok dikkatle bakın: "mulâkû rabbihim" ve "ileyhi râciûn" kelimelerini kullanılmış. "mulâkû rabbihim" İnsan ruhunun o kişi hayatta iken Allah’a ulaşması demektir; buna rağmen "ileyhi râciûn" öldükten sonra da bir insanın ruhu tekrar Allah’a ulaşmasıdır, ama bu defa ölüm melekleri tarafından! Görüyoruz ki, öyle yada böyle, insanın ruhu mutlaka eninde sonunda Allah’a geri gidiyor; kişi ister Allah’a ulaşmayı dilesin, ister dilemesin. Yani, insan ruhunun bir emânet olduğu söz konusudur. Ama gördük ki, Allah’u Tealâ bu emâneti bizden hayatta iken geri istiyor. İşte Kur’an-ı Kerîm’in can alıcı noktalarından birisi budur.


Sadece ruhumuzu mu geri istiyor? Hayır, fizik vücudumuzu da O’na kul etmemizi istiyor. Yetmez, nefsimizi bütün âfetlerinden tamamen arındırmamızı istiyor. Yine yetmez, bize verdiği irademizi de O’nun iradesine bağlamamızı istiyor. Yani 7 safhada 4 teslimi gerçekleştirmemizi istiyor.


Bütün bunların mükâfatı ne olabilir dersiniz? Sonsuz bir dünya mutluluğu ve 7. kat cennet! Kim nerelere kadar çıkabilmiş ise, o kişi o kadarına lâiktir; ruhunu Allah’a geri göndermiş birisi %51 dünya saadetinin sahibi kılınıyor (kişi tam mutlu değil ama mutsuz da değil) ve 3. kat cennetin sahibi oluyor. Fizik vücutlarını teslim edebilenlere %81 dünya mutluluğu ve 4. kat cennet vaat ediliyor; nefsini teslim edenler için %100 dünya mutluluğu ve 5. kat cennet; İrşada ulaşanlar 6. kat ve iradelerini teslim edenlere 7. kat cennet. İnanılmaz gibi görünüyor değil mi sevgili okuyucularımız, sevgili kardeşlerimiz; ama unutmayın ki bütün bunlar Allah’ın âyetleriyle sabit!…
MseyKa
MseyKa
Hükümdar
Hükümdar

Mesaj Sayısı : 10124
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 06/11/08
Nerden : Vücud İkliminden
Rep Gücü : 22698
Rep Puanı : 147
Uyarı : Seviye 1

http://sukut.forum-pro.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Fatiha Suresi Sırları Empty Geri: Fatiha Suresi Sırları

#2 Paz 7 Ara. - 16:22

Fâtiha Sûresinin Lisan-ı Hali


1- Fâtiha önsözdür, Kur'an'ın mukaddimesidir. Vahye açılan kapıdır. Başlangıçtır Fatiha, anahtardır, giriş, sunuş ve sonuçtur. Dilekçedir, duadır, sözleşme, anlaşma ve antlaşmadır, Rab'la kulun diyalogudur.


2- Fâtiha suresi, tüm özellik ve güzellikleriyle, Kur'an'ın özetidir. Hz. Ali der ki: "İlimler hazinesi Kur'an, Fatiha suresinde; Fatiha da besmelede özetlenmiştir."


3- İnsan, cin ve meleklerin, canlı cansız tüm âlemlerin Rabbi Allah da, ey küçük âlem olan insan, senin Rabbin kim? Düşünce ve davranışlarında seni yönetip terbiye eden kim?


4- Bu sure ile Rabbimiz, bizim kendisini nasıl övüp şükredeceğimizi, dua edeceğimizi öğretmiştir. Öyleyse Fatiha'yı dualarımızın başında ve sonunda dilimizden eksik etmeyelim.


5- Tüm övme ve övülmeler Allah'a hastır. O'nun nizamının hakkıdır tüm övme ve övülmeler. Peki nasıl olur da hamdi, övgüyü sadece Allah'a has kılan bir mü'min, söz ve davranışlarıyla Allah'ın nizamından başka herhangi bir düzeni, bir düşünceyi, bir sistemi övüp medhedebilir?


6- Dingününde, yani kıyamet gününde güven içerisinde olmak istiyorsan, dingününün sahibi olan Allah'ın dininden hiç ayrılma. Ne yaparsan yap, yaptığının karşılığını göreceksin o günde.


7- Kulluk; ibadet, boyun eğmek, bağlanmak demektir. Peki ey müslüman, tüm hareket ve davranışlarında sen kime bağlısın, kime boyun eğiyor ve kime kulluk ediyorsun? Şayet Allah'ın emirleri doğrultusunda, Allah içinse tüm yaptıkların, gerçek bir kulsun sen. Değilse...


8- Allah'ın yardımı olmadan, layıkıyla O'na ibadet de edemeyiz. O'nun yardımına layık olmak ise kul olmaya bağlıdır. Kul olmayanlara, gerektiği gibi kulluk yapmayanlara gelmez Allah'ın yardımı.


9- Müslüman da olsa her insan yanılabilir, yoldan çıkabilir. Onun için sürekli sırat-ı müstakimi, yolların en doğrusunu Allah'tan istemeli ve o yolda devamlı kalmayı dilemeliyiz.


10- Dosdoğru yola ulaştıran düstur, içerisinde hiç şek şüphe olmayan ve muttakiler için hidayet rehberi olan Kur'an'dır. Sırat-ı müstakim, ancak Kur'an'a sarılmakta ve onu yaşamakta-dır. Cennetin yolu sırat-ı müstakimde olmaya; sırat-ı müstakimde olmak ise, salih amellerin adamı olmaya bağlıdır.


11- Bunca günah ve hatalarımız, bizde Rabbimizde istemeye yüz bırakmamıştır. Onun için biz de başta peygamberler olmak üzere ümmet olarak "biz" diye dua ettik. Ümmet dini olan İslam'da ben-sen yok, biz; fertler yok, cemaat vardır. Öyleyse her Fatiha okuyuşumuzda ümmetin bir ferdi, islam'ı yaşama ve yaşatma konusunda İslam'ın bir şubesi olduğumuzu unutmayalım.


12- Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler kendilerine nimet verilenlerdir. Öyleyse onların yolunda, onları örnek alarak nimetlere ehil kişiler olmaya gayret etmeliyiz. Şu geçici dünyada bunca nimetler içerisinde yüzen kâfirler bizi aldatmasın. O nimetler geçicidir, cennet nimetleriyle karşılaştırma bile yapılamaz. Onların ahiret nimetlerinden alacakları hiçbir şey yoktur.


13- Allah'ın lanet ve gazabına uğramış, azabını haketmiş tüm lanetlilerin gidişat ve yollarından uzak duralım, sonra da Fatiha'yı okuyalım. Lanetlenmiş yollarda yolumuzu kaybettiğimiz durumda Fatiha okumak anlamsızdır.


14- Müslüman! Her Fatiha'yı okuyuşunda Rabbinin huzurunda durduğunu, Rabbinle konuştuğunu ve Rabbinden istediğini unutma. O'na yaraşır kul olmaya çalış.


15- "Fâtiha'sız namaz olmaz" hadisine göre namazda Fatiha okumak vaciptir. Hanefiliğin dışındaki diğer mezheplere göre ise farzdır. Buna göre bir günde 40 rekâtlık namazda kırk kere Fatiha'yı tekrarlıyoruz. Namaz bizi hazırlayan, yetiştiren mektep olduğuna/olması gerektiğine göre, Fatiha'sız namaz; namazsız da hayat olmaz. Aslında tekrar sanılan bu her bir okuyuş, bizi değişik bir açıdan hesaba çeken bir uyarıdır. Fatiha'ya uymayan her yanlış söz ve davranıştan uzaklaşmak için yeni bir alarm ve ikazdır.


16- Fatiha'nın sonunda, okuyan ve dinleyenin "âmin" demesi sünnettir. Âmin, duamızı kabul buyur Allah'ım, demektir.
MseyKa
MseyKa
Hükümdar
Hükümdar

Mesaj Sayısı : 10124
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 06/11/08
Nerden : Vücud İkliminden
Rep Gücü : 22698
Rep Puanı : 147
Uyarı : Seviye 1

http://sukut.forum-pro.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Fatiha Suresi Sırları Empty Geri: Fatiha Suresi Sırları

#3 Paz 7 Ara. - 16:22

Hz. Peygamber'e bir bütün olarak inen ilk sure olan Fatiha suresi, bizlere en güzel dua ve yakarış örneği sunmaktadır. O, kulun yaratıcısına sunduğu en özlü bir dilekçedir. Şöyle ki, besmele ile dilekçenin sunulduğu makam belirtilmekte; Hamd ile o yüce makamın sahibi övülmektedir. Rahman ve Rahim kelimelerinin verdiği ümit ile dingününün sahibi ifadesinin verdiği korku arasında yüce huzura çıkıyor, tüm âcizliğimiz ve güçsüzlüğümüzle kul olarak kendimizi takdim ediyoruz. Daha sonra isteklerimizi arzediyor ve "âmin" (duamızı, dilekçemizi kabul buyur) diyerek imzalamış/mühürlemiş oluyoruz.


Fâtiha suresi, Kur'an'ın bir özetidir. Tevhid, âhirette ceza ve mükâfat, sadece Allah'a ibadet, sırat-ı müstakim yani hidayet ve saadet yolu, geçmiş toplulukların ibret alınacak kıssalarını konu edinen Kur'an'ın bu ilk suresinde bütün bunlara temel teşkil eden hususlar vardır. Böylece her namazda Fâtiha'yı okuyan bir müslüman, namazın her rekâtında Kur'an'ın bir özetini okumuş olmakta, Kur'an'a tabi olacağına dair Allah'a söz vermektedir.


Surenin fazileti ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bunlardan birisi şöyledir: "Bu surenin benzeri ne Tevrat'ta, ne İncil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'an'da vardır." (İbnü'l Cevzi Zâdü'l-Mesiri, I, 10; Kurtubi, El-Câmiu' li Ahkâmu'l-Kur'an, I, 108). Namazda okunması sebebiyle bir ismi de "Es-Salât" olan Fatiha hakkında bir hadis-i Kudsîde şöyle buyrulmuştur: "Namazı kulumla aramda ikiye ayırdım. Bir yarısı benimdir, diğer yarısı kulumundur. Kuluma istediği verilecektir. Kul: "Hamd âlemlerin Rabbi Allah'adır" dediği zaman Allah: "Kulum bana hamd etti, senada bulundu" der. Kul: "Allah, Rahman ve Rahimdir" deyince, Allah: "kulum beni övdü" der. Kul: "Dingününün sahibi, hükümdarıdır" dediği zaman, Allah: "Kulum beni yüceltti" der. Kul: "Ancak Sana kulluk/ibadet eder, yalnızca Senden yardım dileriz" dediği zaman, Allah: "Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse verilecektir" der. Kul: "Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil" dediği zaman Allah: "İşte bu, yalnızca kulum içindir; kulumun isteği yerine gelecektir" der." (Müslim, Salât 38, 40; Ebû Dâvud, Salât 132).
MseyKa
MseyKa
Hükümdar
Hükümdar

Mesaj Sayısı : 10124
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 06/11/08
Nerden : Vücud İkliminden
Rep Gücü : 22698
Rep Puanı : 147
Uyarı : Seviye 1

http://sukut.forum-pro.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön

- Similar topics

Konuyu Paylaş...
Konu Linkleri
URL:
BBCode:
HTML:
 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz