Bırakıp Giden Bir Sen Oldun
1 sayfadaki 1 sayfası • Paylaş
Bırakıp Giden Bir Sen Oldun
Bıkıp giden bir sen oldun bu dünyadan.
Sessizce kapıyı kapatışın geldi aklıma rüzgarın kapıyı çarpmasıyla uyandığımda. Hayatımdan çekip gidişin geldi birden aklıma.
Işığı söndürmemiştin gittiğinde biliyordun ki söndürmen veya söndürmemen hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Çünkü sen gidişinle gözlerimi de götürüyordun. Hayatımın eksikliğini yaratıyordun o yumuşacık ellerinle. İkinci kattaki evimin merdivenlerini birer birer inerken ayakkabılarının sesi hıçkırıklarımın sesiyle kayboluyordu. Hastalıklı bir bedene sahipmişim gibi felçli ayaklarım varmış gibi oturduğum koltuğumdan kalkamadım dur ! demeyi denemedim bile. Sen merdivenleri indiğinde zar zor pencereye yanaştım son bir kez sana ve hayatıma bakmak istedim. Dışarıda akşamdan kalma yağmur damlaları ve hafiften esen bir rüzgar vardı. Sense özgürlüğüne kavuşmuş bir güvercin gibiydin. Boynundaki eşarbını havalandıran rüzgar seni benden alan tek şey gibiydi. Hızlı adımların kaldırıma ulaşınca durmuştu. Tozlu penceremden son kez bana bakmıştın ama gözlerini çok çabuk kaçırmıştın. Caddelerden geçen arabaların sesi beni hiç bu kadar korkutmamıştı. Elini bir taksiyi durdurmak için kaldırdığında hayatımın o taksiye sığacağından eminmiş gibiydin. Ve taksiye binişin birisinden kaçarcasınaydı. Oysa arkandan gelemezdim kolundan çekip seni zorla alı koyamazdım bunları sende biliyordun. O zaman bu acelecilik nedendi? Yıllarca seni anlamaya çalışmıştım ama şimdi yeni farkına varıyordum. Ben seni bir dakika bile anlayamamıştım belki de gidişin bundandı. Taksi caddeden uzaklaşana kadar arkasından baktım ve tozlu penceremin önünde öylece kaldım. Sığdırmıştın hayatımı o küçük taksiye ve çekip gitmiştin. Kalbimin odalarındaki eşyalar yok olmuştu. Yavaş yavaş varlığımı fark etmeye başlamıştım evimin içindeki hayatıma dönmüştüm. Evimin perdelerini hayata çekmiş yine koltuğumda oturuyordum. Hiç bu kadar sessiz olmamıştı bu ev. Sanki bir cinayet işlenmişti ama ardında hiç kan ve delil bırakmamıştı katili. Sadece ölen kalbimdi. Onu da benden başka kimse tanımıyordu.
Saat 800 olmuş beni bekleyen bir çok iş vardı. Ama uyandığında sen geldin aklıma bütün hüznünle. Gidişinden buyana birçok mevsim geçmişti ama hala hatırlıyordum o anı bütün ayrıntısıyla. Belki de hatırlamama yardımcı olan son zamanlarda gördüğüm rüyadır. “ İkimizde aynı arabanın içindeydik ve gideceğimiz yerlere varmaya çalışıyorduk. Sen ve ben birbirimizi tanımamazlıktan geliyorduk bu her halimizden belli oluyordu. Sen sonra birden arabadan indin ve sonra aniden arabanın sürücüsü de dışarı atladı. Ve ben bütün çabama rağmen arabayı durduramıyordum ve tam kaza yapacağım anda uyanıyordum.”
Bu rüyayı görürken gidişinin etkisi altında olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. Birlikte bindiğimiz araba birlikte paylaştığımız yaşamlarımızdı. Ve sen arabadan inmenle aslında beni terk edişini hatırlatıyor ve arabanın sürücüsünü yani hayatımın sürücüsünü alıp gittin ve bende tüm çabalarıma rağmen hayatımı kurtaramıyordum. Oysa ki her şey yoluna girmişti. Artık eskisi gibi yokluğunu hissetmiyordum evimin perdelerini açmış güneşin içeri girmesine izin bile vermiştim. Ama o rüyayı son zamanlarda sıkı sık görmemin nedeni neydi? Yoksa her şey düzelmemiş sadece kendimi mi kandırıyordum?
Yatağımdan kalkmış akşam dağıttığım eşyaları topluyordum. Birden senin eşyalarınla dolu karton kutu aklıma geldi gittiğinde bana istemeden veya bilmeden bıraktığın eşyaları bir karton kutuya koyup dolaba koymuş onları artık görmek istemiyordum çünkü her görüşümde sen ve hayatımın hüzünlü yanı aklıma geliyordu. Anlamalıydım o kutuya eşyalarımı koyduğum günden beri ben sahte yaşamları kendi hayatım diye yaşamaya başlamıştım. Gerçekleri görmemenin herkes için iyi olduğunu düşünmüştüm. Sadece eski fotoğrafını yanımda taşıyordum ve inan bir defa bile elime alıp dikkatlice bakamıyordum.
Alıntı...
Sessizce kapıyı kapatışın geldi aklıma rüzgarın kapıyı çarpmasıyla uyandığımda. Hayatımdan çekip gidişin geldi birden aklıma.
Işığı söndürmemiştin gittiğinde biliyordun ki söndürmen veya söndürmemen hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Çünkü sen gidişinle gözlerimi de götürüyordun. Hayatımın eksikliğini yaratıyordun o yumuşacık ellerinle. İkinci kattaki evimin merdivenlerini birer birer inerken ayakkabılarının sesi hıçkırıklarımın sesiyle kayboluyordu. Hastalıklı bir bedene sahipmişim gibi felçli ayaklarım varmış gibi oturduğum koltuğumdan kalkamadım dur ! demeyi denemedim bile. Sen merdivenleri indiğinde zar zor pencereye yanaştım son bir kez sana ve hayatıma bakmak istedim. Dışarıda akşamdan kalma yağmur damlaları ve hafiften esen bir rüzgar vardı. Sense özgürlüğüne kavuşmuş bir güvercin gibiydin. Boynundaki eşarbını havalandıran rüzgar seni benden alan tek şey gibiydi. Hızlı adımların kaldırıma ulaşınca durmuştu. Tozlu penceremden son kez bana bakmıştın ama gözlerini çok çabuk kaçırmıştın. Caddelerden geçen arabaların sesi beni hiç bu kadar korkutmamıştı. Elini bir taksiyi durdurmak için kaldırdığında hayatımın o taksiye sığacağından eminmiş gibiydin. Ve taksiye binişin birisinden kaçarcasınaydı. Oysa arkandan gelemezdim kolundan çekip seni zorla alı koyamazdım bunları sende biliyordun. O zaman bu acelecilik nedendi? Yıllarca seni anlamaya çalışmıştım ama şimdi yeni farkına varıyordum. Ben seni bir dakika bile anlayamamıştım belki de gidişin bundandı. Taksi caddeden uzaklaşana kadar arkasından baktım ve tozlu penceremin önünde öylece kaldım. Sığdırmıştın hayatımı o küçük taksiye ve çekip gitmiştin. Kalbimin odalarındaki eşyalar yok olmuştu. Yavaş yavaş varlığımı fark etmeye başlamıştım evimin içindeki hayatıma dönmüştüm. Evimin perdelerini hayata çekmiş yine koltuğumda oturuyordum. Hiç bu kadar sessiz olmamıştı bu ev. Sanki bir cinayet işlenmişti ama ardında hiç kan ve delil bırakmamıştı katili. Sadece ölen kalbimdi. Onu da benden başka kimse tanımıyordu.
Saat 800 olmuş beni bekleyen bir çok iş vardı. Ama uyandığında sen geldin aklıma bütün hüznünle. Gidişinden buyana birçok mevsim geçmişti ama hala hatırlıyordum o anı bütün ayrıntısıyla. Belki de hatırlamama yardımcı olan son zamanlarda gördüğüm rüyadır. “ İkimizde aynı arabanın içindeydik ve gideceğimiz yerlere varmaya çalışıyorduk. Sen ve ben birbirimizi tanımamazlıktan geliyorduk bu her halimizden belli oluyordu. Sen sonra birden arabadan indin ve sonra aniden arabanın sürücüsü de dışarı atladı. Ve ben bütün çabama rağmen arabayı durduramıyordum ve tam kaza yapacağım anda uyanıyordum.”
Bu rüyayı görürken gidişinin etkisi altında olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. Birlikte bindiğimiz araba birlikte paylaştığımız yaşamlarımızdı. Ve sen arabadan inmenle aslında beni terk edişini hatırlatıyor ve arabanın sürücüsünü yani hayatımın sürücüsünü alıp gittin ve bende tüm çabalarıma rağmen hayatımı kurtaramıyordum. Oysa ki her şey yoluna girmişti. Artık eskisi gibi yokluğunu hissetmiyordum evimin perdelerini açmış güneşin içeri girmesine izin bile vermiştim. Ama o rüyayı son zamanlarda sıkı sık görmemin nedeni neydi? Yoksa her şey düzelmemiş sadece kendimi mi kandırıyordum?
Yatağımdan kalkmış akşam dağıttığım eşyaları topluyordum. Birden senin eşyalarınla dolu karton kutu aklıma geldi gittiğinde bana istemeden veya bilmeden bıraktığın eşyaları bir karton kutuya koyup dolaba koymuş onları artık görmek istemiyordum çünkü her görüşümde sen ve hayatımın hüzünlü yanı aklıma geliyordu. Anlamalıydım o kutuya eşyalarımı koyduğum günden beri ben sahte yaşamları kendi hayatım diye yaşamaya başlamıştım. Gerçekleri görmemenin herkes için iyi olduğunu düşünmüştüm. Sadece eski fotoğrafını yanımda taşıyordum ve inan bir defa bile elime alıp dikkatlice bakamıyordum.
Alıntı...
Similar topics
» Hiçbirşeyimken, Herşeyim Oldun
» İsmail Yk - Benim Icin Öldün Sen
» Giden Sevgiliye
» Gülleri Sana Bırakıp Dikenlere Gidiyorum
» Gülleri Sana Bırakıp Dikenlere Gidiyorum[547873 HiT]
» İsmail Yk - Benim Icin Öldün Sen
» Giden Sevgiliye
» Gülleri Sana Bırakıp Dikenlere Gidiyorum
» Gülleri Sana Bırakıp Dikenlere Gidiyorum[547873 HiT]
1 sayfadaki 1 sayfası
Konu Linkleri | |||
---|---|---|---|
URL: | |||
BBCode: | |||
HTML: |
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz