SüKûT-Forum
SüKûT-Forum
Yükleniyor

Efendimizin Mucizeleri

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek

Efendimizin Mucizeleri Empty Efendimizin Mucizeleri

#1 Çarş. 16 Haz. - 12:25

Peygamber efendimizin
mucizeleri

Sual:
Peygamber efendimizin mucizeleri nelerdir?
CEVAP
Çok
mucizesi görülmüştür. Bazılarını bildirelim.
Aşağıdaki yazılar (Mir’at-ı
Kâinat)
kitabından alınmıştır.

Muhammed aleyhisselamın hak
Peygamber olduğunu bildiren şahitler pek çoktur. Ümmetinin Evliyasında
hâsıl olan kerametler, hep Onun mucizeleridir; çünkü kerametler, Ona
tâbi olanlarda, Onun izinde gidenlerde hâsıl olmaktadır.

Muhammed
aleyhisselamın mucizeleri, zaman bakımından üçe ayrılmıştır:

Birincisi,
mübarek ruhu yaratıldığından başlayarak, Peygamberliğinin bildirildiği (bi’set)
zamanına kadar olanlardır.

İkincisi
, bi’setten vefatına
kadar olan zaman içindekilerdir.

Üçüncüsü
, vefatından
kıyamete kadar olmuş ve olacak şeylerdir.

Bunlardan birincilere, (İrhas)
yani, başlangıçlar denir. Her biri de ayrıca görerek veya görmeyip akıl
ile anlaşılan mucizeler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bütün bu
mucizeler o kadar çoktur ki, saymak mümkün olmamıştır. İkinci kısımdaki
mucizelerin üç bin kadar olduğu bildirilmiştir. Bunlardan bazılarını
aşağıda bildireceğiz.

1- Muhammed aleyhisselamın
mucizelerinin en büyüğü Kur’an-ı kerimdir.

2- En büyük
mucizelerinden birisi de, Mirac mucizesidir.

3-
Meşhur
mucizelerinin en büyüklerinden birisi de, Ay’ı ikiye ayırmasıdır. Bu
mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Muhammed aleyhisselam
elli iki yaşında iken, Mekke’de Kureyş kâfirlerinin elebaşıları yanına
gelip, (Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır) dediler. Muhammed aleyhisselam,
herkesin ve hele tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok
istiyordu. Mübarek ellerini kaldırıp dua etti. Allahü teâlâ, kabul edip,
Ay’ı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde
göründü. Kâfirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler. İman etmediler.

Bu
mucize ile ilgili âyet-i kerimenin meali şöyle:
(Kıyamet
yaklaştı, Ay yarıldı. Onlar
[müşrikler] bir mucize görünce hemen
yüz çevirirler ve "Eskiden beri devam ede gelen bir sihir
[büyü] derler.)
[Kamer 1,2]

4- Muhammed aleyhisselam, bazı gazalarında,
susuz kalındığı zaman, mübarek elini bir kaptaki suya sokmuş, parmakları
arasından su akarak, suyun bulunduğu kap devamlı taşmıştır. Bazen
seksen, bazen üçyüz, bazen binbeşyüz, Tebük Gazasında ise, yetmiş bin
kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır.
Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur.

5-
Hayber
gazasında, önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, (Ya Resulallah,
beni yeme, ben zehirliyim) sesi işitildi.

6-
Medine’de,
mescid-i nebevide dikili bir hurma kütüğü vardı. Resulullah hutbe
okurken, bu direğe dayanırdı. Buna Hannane denirdi. Minber yapılınca,
Hannane’nin yanına gitmedi. Ondan ağlama seslerini, bütün cemaat
işittiler. Minberden inip, Hannane’ye sarıldı. Sesi kesildi. (Eğer
sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlardı)
buyurdu.

7-

Mübarek eline aldığı çakıl taşlarının ve tuttuğu yemek parçalarının arı
sesi gibi, Allahü teâlâyı tesbih ettikleri çok görülmüştür.

8-

Bir gün, bir köylüyü imana davet etti. Müslüman bir komşumun vefat
etmiş kızını diriltirsen, iman ederim dedi. Mezarına gittiler. İsmini
söyleyerek kızı çağırdı. Kabir içinden ses işitildi ve dışarı çıktı. (Dünyaya
gelmek ister misin?)
buyurdu. (Ya Resulallah! Dünyaya gelmek
istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Müslümanın ahireti,
dünyasından daha iyi) dedi. Köylü bunu görünce, hemen imana geldi.

9-

Tirmizi ve Nesai’nin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a’ma bir
kimse gelip, ya Resulallah, Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın
dedi. (Kusursuz bir abdest al! Sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum.
Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden
istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni
vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini
istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun
hürmetine duamı kabul et!)
duasını okumasını buyurdu. Adam, abdest
alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. Bu duayı Müslümanlar, her zaman
okumuşlar ve maksatlarına kavuşmuşlardır.

10-
Medine’de,
minberde hutbe okurken, bir kimse, ya Resulallah! Susuzluktan
çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş
dedi. Ellerini kaldırıp, dua eyledi. Gökte hiç bulut yokken, mübarek
ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı.
Birkaç gün devam etti. Yine minberde okurken, o kimse, ya Resulallah!
Yağmurdan helak olacağız deyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti ve (Ya
Rabbi! Rahmetini başka kullarına da ihsan eyle!)
buyurdu. Bulutlar
açılıp, güneş göründü.

11-
Cabir bin Abdullah diyor ki,
çok borcum vardı. Resulullaha haber verdim. Bahçeme gelip, hurma
yığınının etrafında üç kere dolaştı. (Alacaklılarını çağır,
gelsinler!)
buyurdu. Her birine hakları verildi. Yığından bir şey
eksilmedi.

12-
Bir kadın, hediye olarak bal gönderdi. Balı
kabul edip, boş kabı geri gönderdi. Kap bal ile dolu olarak geri geldi.
Kadın gelerek, (ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz?Acaba
günahım nedir?) dedi. (Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal,
Allahü teâlânın hediyene verdiği berekettir)
buyurdu. Kadın
çocukları ile aylarca yediler. Hiç eksilmedi. Bir gün yanılarak balı
başka bir kaba koydular. Oradan yiyerek bitirdiler. Bunu, Resulullaha
haber verdiler. (Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi,
hiç eksilmezdi)
buyurdu.

13-
Resulullahın gaybdan
haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesi üç kısımdır:

Birinci
kısmı, kendi zamanından evvel olan ve kendisine sorulan şeylerdir ki,
bunlara verdiği cevaplar, çok kâfirlerin, katı kalbli düşmanlarının
imana gelmelerine sebep olmuştur.

İkinci kısmı, kendi zamanında
olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir.

Üçüncü kısmı,
kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri
bildirmesidir.

Burada ikinci ve üçüncü kısımlardan birkaçı
aşağıda bildirilecektir.

[İslam’a davetin başlangıcında,
müşriklerin eziyetlerinden, sıkıntılarından dolayı, Eshab-ı kiramın bir
kısmı Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Resulullah, Mekke’de kalan Eshab-ı
kiramla beraber, üç sene her türlü görüşme, alış-veriş yapma,
Müslümanlardan başka bir kimse ile konuşmama gibi, bütün içtimai
muamelelerden men olundular. Kureyş müşrikleri, bu karar ve
ittifaklarını bildiren bir ahdname yazarak, Kâbe-i muazzamaya
asmışlardı. Her şeye kâdir olan Allahü teâlâ (Arza) denilen bir çeşit
kurdu [ağaç kurdu] o vesikaya musallat etti. Yazılı bulunan (Bismikellahümme)
[Allahü teâlânın ismi ile] ibaresinden başka, ne yazılı ise,
hepsini o kurtcuk yedi, bitirdi. Allahü teâlâ bu hâli Cibril-i emin
vasıtası ile Peygamber efendimize bildirdi. Peygamber efendimiz de bu
hâli amcası Ebu Talibe anlattı. Ertesi gün, Ebu Talib müşriklerin ileri
gelenlerine gelerek, Muhammedin Rabbi Ona şöyle haber vermiş. Eğer
söylediği doğru ise, bu hâli kaldırıp, eskiden olduğu gibi
dolaşmalarına, başkaları ile görüşmelerine mani olmayınız. Eğer
söylediği doğru değilse, ben de Onu artık himaye etmeyeceğim, dedi.
Kureyşin ileri gelenleri, bu teklifi kabul ettiler. Herkes toplanarak
Kâbe’ye geldiler. Ahdnameyi Kâbe’den indirerek açtılar ve Resulullahın
buyurduğu gibi, (Bismikellahümme) ibaresinden başka, bütün
yazıların yenilmiş olduğunu gördüler.]

Acem padişahı Hüsrev’den
Medine’ye elçiler geldi. Bir gün, bunları çağırıp, (Bu gece,
Kisranızı kendi oğlu öldürdü)
buyurdu. Bir müddet sonra, oğlunun
babasını öldürdüğü haberi geldi. [İran şahlarına Kisra denir.]

14-
Bir gün, zevcesi Hafsa validemize, (Ebu Bekir ile baban, ümmetimin
idaresini ellerine alacaklardır)
buyurdu. Bu sözle Hazret-i Ebu
Bekir’in ve Hafsa validemizin babası olan Hazret-i Ömer’in halife
olacaklarını müjdeledi.

15- Ebu Hüreyre’yi “radıyallahü
teâlâ anh” Medine’de, zekât olarak gelmiş olan hurmaların muhafazasına
memur etmişti. Bir kimseyi hurma çalarken yakaladı. Seni Resulullaha
götüreceğim dedi. Hırsız, fakirim, çoluğum çocuğum çoktur diyerek
yalvarınca, bıraktı. Ertesi gün, Resulullah Ebu Hüreyre’yi çağırıp, (Dün
gece bıraktığın adam ne yapmıştı?)
buyurdu. Ebu Hüreyre anlatınca, (Seni
aldatmış. Yine gelecektir)
buyurdu. Ertesi gece yine geldi ve
yakalandı. Tekrar yalvarıp, Allah aşkına bırak dedi ve kurtuldu. Üçüncü
gece, tekrar gelip yakalanınca, yalvarmaları fayda vermedi. Beni
bırakırsan, birkaç şey öğretirim, sana çok faydası olur, dedi. Ebu
Hüreyre kabul etti. Gece yatarken, (Âyet-el kürsi)yi okursan Allahü
teâlâ seni korur, yanına şeytan yaklaşmaz dedi ve gitti. Ertesi gün,
Resulullah efendimiz, Ebu Hüreyre’ye tekrar sorup cevap alınca, (Şimdi
doğru söylemiş. Halbuki kendisi çok yalancıdır. Üç gecedir kiminle
konuştuğunu biliyor musun?)
buyurdu. Hayır, bilmiyorum deyince, (O
kimse şeytan idi)
buyurdu.

16-
Rum İmparatorunun
orduları ile harp için (Mute) denilen yere asker gönderdiğinde,
sahabeden üç emirin arka arkaya şehid olduklarını, kendisi, Medine’de
minber üzerinde iken, Allahü teâlânın göstermesi ile görerek
yanındakilere haber verdi.

17-
Muaz bin Cebeli vali olarak
Yemen’e gönderirken, Medine’nin dışına kadar uğurlayıp ona çok
nasihatler verdi. (Seninle dünyada artık buluşamayız) buyurdu.
Hazret-i Muaz Yemen’de iken Resulullah efendimiz Medine’de vefat etti.

18-

Vefat ederken, mübarek kızı Fatıma’ya, (Akrabam arasında bana evvela
kavuşan sen olacaksın)
buyurdu. Altı ay sonra Hazret-i Fatıma vefat
etti. Akrabasından ondan evvel kimse vefat etmedi.

19-

Kays bin Şemmasa, (Güzel olarak yaşarsın ve şehid olarak ölürsün)
buyurdu. Hazret-i Ebu Bekir halife iken Yemamede Müseylemet-ül-Kezzab
ile yapılan muharebede şehid oldu.
Hazret-i Ömer’in ve Hazret-i
Osman’ın ve Hazret-i Ali’nin şehid olacaklarını dahi haber verdi.

20-

Acem padişahı Kisranın ve Rum padişahı Kayserin memleketlerinin
Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda
dağıtılacağını müjdeledi.

21-
Ümmetinden çok kimsenin
denizden gazaya gideceklerini ve sahabeden olan Ümmi Hiram’ın o gazada
bulunacağını haber verdi. Hazret-i Osman halife iken Müslümanlar,
gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harp ettiler. Bu hanım da beraber idi.
Orada şehid oldu.

22-
Mübarek kızı Fatıma’nın oğlu Hasan
“radıyallahü teâlâ anhüma” için, (Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü
teâlâ, Müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep
yapacaktır)
buyurdu. Büyük bir ordu ile Muaviye’ye “radıyallahü anh”
karşı harp edeceği zaman, fitneyi önlemek, Müslümanların kanının
dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Muaviye’ye “radıyallahü anh”
teslim etti.

23-
Abdullah ibni Abbas’ın annesine bakıp, (Senin
bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!)
buyurdu. Çocuğu
getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, mübarek ağzının
suyundan ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. (Halifelerin
babasını al, götür!)
buyurdu. Hazret-i Abbas, bunu işitip, gelip
sorunca, (Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halifelerin babasıdır. Onlar
arasında seffah, Mehdi ve İsa aleyhisselamla namaz kılan bir kimse
bulunacaktır)
buyurdu. Abbasiyye devletinin başına çok halifeler
geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin Abbas’ın soyundan oldu.

24-
Eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak
faydalarını görmüşlerdir. Hazret-i Ali buyuruyor ki:
Resulullah beni
Yemen’e kadı [Hâkim] olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben
kadılık yapmasını bilmiyorum dedim. Mübarek elini göğsüme koyup, (Ya
Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip
eyle!)
buyurdu. Bundan sonra bana gelen şikâyetçilerden doğru olanı
hemen anlar, hak üzere hükmederdim.

25-
Nabiga ismindeki
meşhur şair şiirlerinden birkaçını okuyunca, Araplar arasında meşhur
olan (Allahü teâlâ dişlerini dökmesin) duasını buyurdu. Nabiga
yüz yaşına gelmişti. Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiş dururdu.

26-

Amcası Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Resulullahı çok üzdü. Çirkin şeyler
söyledi. Buna çok üzülüp, (Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini
musallat eyle!)
buyurdu. Uteybe, Şam’a ticaret için giderken bir
gece arkadaşlarının arasında yatıyordu. Bir aslan gelip arkadaşlarını
koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe’ye gelince, kaptı parçaladı.

27-

Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi için mektup gönderdi. Alçak
Hüsrev, mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid eyledi. Peygamber
efendimiz bunu işitince, çok üzüldü ve (Ya Rabbi! Onun mülkünü
parçala!)
buyurdu. Resulullah hayatta iken Hüsrevi oğlu Şireveyh
hançerle parçaladı. Hazret-i Ömer halife iken, acem memleketinin
tamamını Müslümanlar feth edip, Hüsrev’in nesli de, mülkü de kalmadı.

28-

Allahü teâlâ, Habibini belalardan korurdu. Ebu Cehil, Resulullahın en
büyük düşmanı idi. Kâbe-i muazzama yanında namaz kılarken, alçak Ebu
Cehil, tam zamanıdır diyerek, bıçakla üzerine yürümek isterken, hemen
geri dönüp kaçtı. Arkadaşları, niçin korktun dediklerinde, Muhammed ile
aramızda ateş dolu bir hendek gördüm. Birçok kimse beni bekliyorlardı.
Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Bunu Müslümanlar işitip,
Resulullah efendimize sorduklarında, (Allahü teâlânın melekleri, onu
yakalayıp parçalayacaklardı)
buyurdu.

29-
Resulullah
efendimiz bir gün abdest alıp, mestlerinden birini giyip, ikincisine
mübarek elini uzatırken, bir kuş geldi. Bu mesti kapıp havada silkti.
İçinden bir yılan düştü. Sonra kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonra,
ayakkabı giyerken, önce silkelemek sünnet oldu.

30-

Selman-ı Farisi, hak din aramak için, İran’dan çıkıp çeşitli
memleketleri dolaşmaya başladı. Beni Kelb kabilesinden bir kervan ile
Arabistan’a gelirken Vadi’-ul kura denilen mevkide hainlik edip bir
yahudiye köle diye sattılar. Bu da, akrabası, Medineli bir yahudiye köle
olarak sattı. Hicrette Resulullahın Medine’ye teşriflerini işitince,
çok sevindi. Çünkü, kendisi nasrani âlimi idi. En son rehberi büyük bir
âlimin tavsiyesi ile, ahir zaman Peygamberine iman etmek için
Arabistan’a gelmişti. O âlim, Resulullahın vasıflarını öğretmiş, Onun
hediye kabul edip, sadaka kabul etmediğini, iki omuzu arasında mühr-ü
nübüvvet olduğunu ve pek çok mucizeleri olduğunu Selman’a bildirmişti.
Selman-ı Farisi, Resulullaha sadakadır diyerek hurma getirdi. Resulullah
onlardan hiç yemedi. Hediyedir diye bir tabakta yirmibeş kadar hurma
getirdi. Resulullah efendimiz ondan yedi. Bütün Eshab-ı kiram da
yediler. Yenilen hurma çekirdekleri bin kadardı. Resulullahın bu
mucizesini de gördü. Ertesi gün bir cenaze defninde mühr-ü nübüvveti
görmek arzu etti. Resulullah, bunu anlayıp mübarek gömleğini sıyırarak
mühr-ü nübüvveti gösterdi. Selman hemen imana geldi. Birkaç sene sonra
300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altın ödemek şartı ile azat
edilmesine söz kesildi. Resulullah bunu işitti. Mübarek elleri ile
ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti. Ağaçlar o sene meyve vermeye
başladı. Birini Ömer “radıyallahü teâlâ anh” dikmişti. Bu ağaç meyve
vermedi. Resulullah efendimiz, bunu çıkarıp mübarek elleri ile tekrar
dikti. Bu da hemen meyve verdi. Bir gazada, ganimet alınan, yumurta
kadar altını Selman’a “radıyallahü teâlâ anh” verdiler. Resulullaha
gelip, bu gayet azdır. Binaltıyüz gram çekmez dedi. Mübarek ellerine
alıp tekrar Selman’a verdi. (Bunu sahibine götür) buyurdu. Yarısı
ile efendisine olan borcunu ödedi. Yarısı da, Hazret-i Selman’a kaldı.

31-

Kureyş kâfirlerinden Velid bin Mugire, As bin Vail, Haris bin Kays,
Esved bin Yagus ve Esved bin Muttalib, Resulullaha cefa ve eziyet
etmekte başkalarından aşırı gidiyorlardı. Cebrail aleyhisselam gelip, (Seninle
alay edenlere cezalarını veririz...)
mealindeki Hicr suresinin 95.
âyetini getirip, Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün
burnuna, dördüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti.
Velid’in ayağına bir ok battı. Çok kibirli olduğundan, eğilerek oku
çıkarıp atmak, kendine ağır geldi. Demiri topuk damarına batıp, siyatik
hastalığına yakalandı. As’ın ökçesine diken battı. Tulum gibi şişti.
Harisin burnundan devamlı kan geldi. Esved bir ağaç altında neşeli
otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esved de, a’ma olup, hepsi helak
oldular.

32-
Devs kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten
önce, Mekke’de imana gelmişti. Kavmini imana davet için Resulullahtan
bir alamet istedi. (Ya Rabbi! Buna bir âyet (delil) ihsan
eyle)
buyurdu. Tufeyl, kabilesine gidince, iki kaşı arasında bir nur
parladı. Tufeyl, ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka yerime
koy. Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için
cezalandırıldığımı zannederler dedi. Duası kabul olup, nur yüzünden
gitti. Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı. Kabilesindekiler
zamanla imana geldiler.

33-
Hicretin yedinci senesinde
Resulullah efendimiz, Habeş padişahı Necaşi’ye ve Rum imparatoru
Herakliyus’a ve Acem padişahı Husrev’e ve Bizansın Mısır’daki valisi
Mukavkas’e ve Şam’daki valisi Haris’e ve Umman Sultanı Semame’ye
mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti. Mektupları götüren
elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı. Ertesi sabah, o
dilleri söylemeye başladılar.
Molla Abdurrahman Caminin
(Şevahid-ün-nübüvve) kitabında ve Yusuf-i Nebhani’nin (Huccetullahi
alel-âlemin) kitabında, Resulullah efendimizin daha nice mucizeleri
yazılıdır.

Save gölünün kuruması
Sual:
Peygamber
efendimiz doğduğu zaman, Kâbe’deki putlar yüzüstü yıkılıyor, Kisra’nın
sarayı çöküyor, bin yıldan beri Mecusilerin yanan ateşi sönüyor. Bir de
Save gölünün kuruduğu bildiriliyor. Save gölünün suçu ne idi de kurudu?
CEVAP
Cansız
varlıkların ne suçu olur ki, yani suçu olduğundan değil, bu gölü halk
mukaddes sayar, kuruyacağına asla ihtimal vermezlermiş. Çok tuzlu imiş,
sağdan soldan su gelmiyor, su seviyesi hep aynı, hiç eksilme olmuyormuş,
derinliği beş metre yüzeyi 12,5 km imiş. Bu göl bir anda kuruyor. Bunun
aksine, Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan
Semave Nehrinin vadisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başlıyor.
Bu tür olaylar cansız varlıkların suçu falan olduğu için değil, onları
mukaddes sayan insanları ikaz için, ibret almaları için ve daha başka
hikmetler yüzünden ihsan ediliyor.

Resulullahın mucizelerinden
Sual:
Resulullah'ın hacamat kanını içen olduğu söyleniyor. Kan içmek caiz
mi?
CEVAP
Resulullah efendimizin mübarek kanı, diğer
insanların kanı gibi değildir.

Eshab-ı kiramdan Abdullah bin
Zübeyr,
Resulullahın hacamat edilirken çıkan kanını içti. Resulullah
efendimiz, darılmayıp, hatta gülümseyerek, (Artık Cehennem ateşi
seni yakmaz)
buyurdu. Başına bazı işler geleceğini de bildirdi. (Beyheki)

Yine
Eshab-ı kiramdan Malik bin Sinan, Resulullahın mübarek kanını
içtiği zaman, ona da, (Cehennem ateşi seni yakmaz) buyurdu. (İbni
Hibban)


Mübarek artığını içen Bereke isimli kadına
da, (Artık hiç karın ağrısı çekmezsin) buyurdu. (Mevahib-i
ledünniyye)


Halid bin Velid radıyallahü anh,
sarığında taşıdığı bir sakal-ı şerif için her savaşta zafer kazandı. (Şifa-i
şerif)


Bunların hepsi, Peygamber efendimizin
mucizelerindendir; fakat selef-i salihine düşman selefi denilen
kimseler, Resulullahın eşyalarıyla, mübarek saçı ve sakalıyla
bereketlenmeyi şirk kabul ediyorlar.

● İkra ●
● İkra ●
Dindar
Dindar

Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 15/06/10
Rep Gücü : 1457
Rep Puanı : 1
Uyarı : Seviye 1

http://ikranet.tk/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Efendimizin Mucizeleri Empty Geri: Efendimizin Mucizeleri

#2 Çarş. 16 Haz. - 12:53

Teşekkür ederim.
Alpr
Alpr
Vatandaş
Vatandaş

Mesaj Sayısı : 474
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 26/03/10
Nerden : İstanbul
Rep Gücü : 1141
Rep Puanı : 4
Uyarı : Seviye 1

http://www.counter4ever.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Efendimizin Mucizeleri Empty Geri: Efendimizin Mucizeleri

#3 Çarş. 16 Haz. - 13:03

Alpr demiş ki:Teşekkür ederim.

Rica ederim size azda olsa bilgi verebildi isem ne mutludur bana
● İkra ●
● İkra ●
Dindar
Dindar

Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 15/06/10
Rep Gücü : 1457
Rep Puanı : 1
Uyarı : Seviye 1

http://ikranet.tk/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Efendimizin Mucizeleri Empty Geri: Efendimizin Mucizeleri

#4 Çarş. 16 Haz. - 13:37

guzelmis Wink
-ByDenqeSiz-
-ByDenqeSiz-
Vatandaş
Vatandaş

Mesaj Sayısı : 190
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 08/06/10
Nerden : İsTanbuL
Rep Gücü : 517
Rep Puanı : -1
Uyarı : Seviye 1

http://www.fankulubu.yetkinforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Efendimizin Mucizeleri Empty Geri: Efendimizin Mucizeleri

#5 Çarş. 16 Haz. - 13:38

-By DeNqeSiz- demiş ki:guzelmis Wink

Bunlar önemli şeylerdir
● İkra ●
● İkra ●
Dindar
Dindar

Mesaj Sayısı : 268
Kayıt tarihi : 15/06/10
Rep Gücü : 1457
Rep Puanı : 1
Uyarı : Seviye 1

http://ikranet.tk/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön

- Similar topics

Konuyu Paylaş...
Konu Linkleri
URL:
BBCode:
HTML:
 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz