Bayrağın Gölgesine Gömüver
1 sayfadaki 1 sayfası • Paylaş
Bayrağın Gölgesine Gömüver
Balkan mazlumlarına.
Dersaadette uykudayken
Sadrazamlar, paşalar,
Moskof sürüleri geçti Tuna’yı.
Dudaklarda,
Korku dolu fısıltılar dolaştı.
Duyduğuna inanmadı kulaklar.
Sonra,
Feryat,figân arşı salladı.
Çobansız koyunlar gibi
Başsız, şaşkın,çaresiz...
Kaçıyorduk,
Dört yüz yıllık vatandan.
Bir yandan Kazaklar,
Bulgar bir yandan.
İhtiyar demedi,
Çocuk demedi,
Oluk oluk mazlum kanı akıttı.
Moskof’un ceddine rahmet okuttu.
Ak saçlar,sakallar
Kana bulandı.
Balkan,
Kanla,göz yaşıyla sulandı
Gidiyorduk bırakıp
Dört yüz yıllık vatanı.
Yol üstünde yanmış,yıkılmış köyler,
Gövdesiz başlar,
Başsız gövdeler,
Meriç’e salınmış Musalar gördük.
Aklı “git” diyordu.
Yüreği “gitme”
Şehit kızı,
Şehit dulu Emine.
Bastırıp bağrına can parçasını,
Düşüverdi gidenlerin peşine.
Bebekler,
Omuzda,sırtta,kucakta.
Gözler,
Bir al bayrak arar ufukta.
Günlerce taşıdı yayan yapıldak.
Yağmurdan,çamurdan, göz yaşlarından,
Islanıp ıslanıp,kurudu kundak.
Sıkı sıkı sarıldığı yükünün
Ne zamandır mırıltısı,
Ilık ılık ağlaması susmuştu.
Hissetmiyordu kıpırtısını
“Uyumuştur” dedi.
Kendi kendine.
İnanmak istedi söylediğine.
Yürüdü,koştu,yürüdü...
Güneşin doğduğu yöne.
Yasa batmış bayraklar,
Hüzünlü dört minare,
Tükenmiş yolcuları
Gözü yaşlı karşıladı Edirne.
“Kurtulduk” dediler.
İnanamadı.
Ağlamak istedi,
Ağlayamadı.
Bir cephane sandığının üstünde
Titrek elleriyle açtı kundağı.
Bebeğini öptü,öptü,kokladı.
Yüreğini söküp koydu yanına.
Sonra,
İncitmeden sardı,bağladı.
Uzatıp, usulca din kardeşine,
“Al” dedi.
“Al Bayrağın gölgesine gömüver...”
Ahmet Fazıl Bahadır
Dersaadette uykudayken
Sadrazamlar, paşalar,
Moskof sürüleri geçti Tuna’yı.
Dudaklarda,
Korku dolu fısıltılar dolaştı.
Duyduğuna inanmadı kulaklar.
Sonra,
Feryat,figân arşı salladı.
Çobansız koyunlar gibi
Başsız, şaşkın,çaresiz...
Kaçıyorduk,
Dört yüz yıllık vatandan.
Bir yandan Kazaklar,
Bulgar bir yandan.
İhtiyar demedi,
Çocuk demedi,
Oluk oluk mazlum kanı akıttı.
Moskof’un ceddine rahmet okuttu.
Ak saçlar,sakallar
Kana bulandı.
Balkan,
Kanla,göz yaşıyla sulandı
Gidiyorduk bırakıp
Dört yüz yıllık vatanı.
Yol üstünde yanmış,yıkılmış köyler,
Gövdesiz başlar,
Başsız gövdeler,
Meriç’e salınmış Musalar gördük.
Aklı “git” diyordu.
Yüreği “gitme”
Şehit kızı,
Şehit dulu Emine.
Bastırıp bağrına can parçasını,
Düşüverdi gidenlerin peşine.
Bebekler,
Omuzda,sırtta,kucakta.
Gözler,
Bir al bayrak arar ufukta.
Günlerce taşıdı yayan yapıldak.
Yağmurdan,çamurdan, göz yaşlarından,
Islanıp ıslanıp,kurudu kundak.
Sıkı sıkı sarıldığı yükünün
Ne zamandır mırıltısı,
Ilık ılık ağlaması susmuştu.
Hissetmiyordu kıpırtısını
“Uyumuştur” dedi.
Kendi kendine.
İnanmak istedi söylediğine.
Yürüdü,koştu,yürüdü...
Güneşin doğduğu yöne.
Yasa batmış bayraklar,
Hüzünlü dört minare,
Tükenmiş yolcuları
Gözü yaşlı karşıladı Edirne.
“Kurtulduk” dediler.
İnanamadı.
Ağlamak istedi,
Ağlayamadı.
Bir cephane sandığının üstünde
Titrek elleriyle açtı kundağı.
Bebeğini öptü,öptü,kokladı.
Yüreğini söküp koydu yanına.
Sonra,
İncitmeden sardı,bağladı.
Uzatıp, usulca din kardeşine,
“Al” dedi.
“Al Bayrağın gölgesine gömüver...”
Ahmet Fazıl Bahadır
1 sayfadaki 1 sayfası
Konu Linkleri | |||
---|---|---|---|
URL: | |||
BBCode: | |||
HTML: |
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz